17 Şub 2011

Ah buyukelci ah!

Son gunlerde, yillardir Turkiye'nin kanayan yaralarindan biri olan basin ozgurlugu yine tartisma konusu. Ancak bu sefer bir farkla, ABD buyukelcisi Joseph Ricciardone'nin aciklamalari buna sebep oldu.

`Anlayamiyoruz, anlatin da anlayalim` dedi Ricciardone. Haksiz da sayilmaz. Yillardir zaten tarihinde 107 gazetecinin suikaste kurban gittigi, binlerce gazetecinin hapis yattigi bir ulkede, bir de ustune Oda TV'nin yoneticilerinin bir anda(!) gozaltina alinmasi sonucu boyle bir aciklama geldi. Tabi ki hukumet sozculeri de bos durmadi, AKP'den aninda yanit: `Islerimize burnunuzu sokmayin!` Birgun sonrasinda, yani bugun de bir baska aciklama: `Turkiye'deki basin ozgurlugu ABD'den daha fazla`. Ister istemez soruyor insan:

1) Hangi basin ozgurlugunden bahsediyorsunuz ki herhangi bir ulkeden daha fazla olsun? Varolussal bir soru...

2) Olcunuz ABD mi? Yoksa acaba `ulkemizdeki demokrasi ve ozgurlukleri nasil gelistirebiliriz?` seklinde kendinizi rakip alacak ozguveniniz var mi?

3) AB ile yapilan muzakerelerde her seferinde basin ozgurlugu sebebiyle firca yiyen bir hukumet olarak kendinizi herhangi bir ulkeyle mukayese etmeye muktedir gormeniz de dunya tarihindeki hangi paradoksla mukayese edilebilir?

4) Ve son soru, soz konusu kuresel gucler icraatlerinizi desteklerken hersey gulluk gulistanlik da, olumsuz herhangi bir yorum yaptiklarinda mi magdur oldunuz?

Sorular yanit beklerken, bir de ulke tarihinde bir ilk(!) niteligini tasiyan su nokta var: Secim oncesi magdur edebiyatini cok gorduk de, anti-emperyalist magdur edebiyatini pek gormemistik. Tebrikler ve ilahi AKP!

2 yorum:

Adsız dedi ki...

"Faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir."Roland Barthes...
Biz de de basın her türlü iktidarı övme mecburiyetinde. "Bizimki sizinkinden iyi" gibi çocukça bir yarışa da ancak gülünür. İyi olmak için değil, "kötünün iyisi" olmak için yarışıyorlar.

"Su'cuk" dedi ki...

Basın özgürlüğü, bilgilendirme, öğretme ve öğrenme etkinliklerinin gazete, dergi, radyo ve televizyon aracılığıyla yapılması özgürlüğüdür.
Basın özgürlüğü örgüt kurmak, devleti yıkmak amaçlı yayın yapmak veya bu tür faaliyetler içerisinde olmak değildir.
Ya da basın özgürlüğü, torunu yaşındaki kızları yatağa atıp, kucağa alıp meslektaşlarına poz poz fotoğraf çektirirken, evli, ünlü ve genç bir kadın ölünce "su testisi su yolunda kırıldı" yazıları döşenip namus budalalığı yapmak hiç değildir.

Gazetecilik, teröristlik de değildir, milletvekili olmak için bir basamak da değildir.

Bence Soner Amcagillerle ilgili şu aşamada söylenecek en doğru söz: BEKLEYELİM, GÖRELİM..